Din Görevlileri Birliği Derneği (DİNBİRDER), Medrese Âlimleri Vakfı (MEDAV) ve Trabzon Kur'an Kursları Dernekleri Federasyonu (KURFED) iş birliğiyle çevrim içi olarak gerçekleştirilen program, büyük ilgi gördü.
Konferansta “Evlilik Süreci ve Sonrasına Yönelik Tehditler” konusunu anlatan Tarhan önemli mesajlar verdi.
Yıldırım: “Ailemiz, Varlık/Yokluk Meselemiz”
Kısa bir selamlama konuşması yapan DİNBİRDER Genel Başkanı Muhittin Hamdi Yıldırım Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a teşekkür etti.
“Ailemiz, varlık/yokluk meselemiz” diyen Yıldırım, aileye yönelik kapsamlı ve programlı saldırılar gerçekleştirildiğine dikkat çekti; bütün ilim adamları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarını aileyi korumaya yönelik çalışmalar yapmaya davet etti.
Elçi: “Aile, beka meselesi”
MEDAV Genel Başkanı Muhammed Tayyip Elçi de ailenin toplumun çekirdeği ve kalesi olduğuna işaret ederek, “Rabbimizin emir ve yasaklarına uyma konusundaki sorumluluğumuz sadece kendimizle sınırlı değil. Bizler ailemizden, eşimizden, çocuklarımızdan da sorumluyuz.” diye konuştu.
“Ailemiz ümmetin beka meselesidir” diyen Elçi, dinin amaçlarından birinin de nesli korumak olduğunu vurguladı; “âlimlerin, idarecilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve söz sahibi olan herkesin aile yangınına su dökmesi, tedbir alması elzemdir” ifadelerini kullandı.
Tarhan: “Feminizm ve cinsiyet eşitliği söylemleri İslami duyarlığa sahip kesimleri de etkisi altına aldı”
Selamlama konuşmalarının ardından mikrofona gelen Prof. Dr. Nevzat Tarhan çarpıcı mesajlar verdi.
11 Eylül’den sonra İslam’a yönelik kadın ve aile üzerinden yeni bir saldırının uygulamaya konulduğunu söyleyen Tarhan, aileye yönelik küresel bir çalışmanın devreye alındığını, uluslararası örgütler eliyle dünya nüfusunu azaltma projesi yürütüldüğünü vurguladı.
Batı’da evlilik dışı çocuk oranının yüzde 60’ları bulduğunu, Türkiye’de de evlilik sayısının azaldığını, boşanma rakamlarının yükseldiğini belirten Tarhan, Batı’da ortaya çıkan Feminizm ve cinsiyet eşitliği söylemlerinin İslami duyarlığa sahip kesimleri de etkilediğine, bu sebeple aile karşıtı kanunların da hiçbir engelle karşılaşmadan ve tartışılmadan yasalaştığına dikkat çekti.
Aileye yönelik saldırıların küresel düzeyde dünya nüfusunu düşürdüğünü kaydeden Tarhan, şöyle devam etti: “Bugün artık ‘evliliğe ne gerek var?’ diyen bir nesil ortaya çıktı. Bu, kültürel bir tercihtir. Batı dünyası bunu yapabilir ama ‘siz de böyle olacaksınız’ dayatmasına karşı bizim ‘hayır’ deme hakkımız var. Eğer bunu demezsek 20-30 sene sonra biz de Batı gibi olacağız. Eğer bu yöndeki zihinsel dönüşüm devam ederse, evlilik karşıtı akımlar Türkiye’de de etkin olmaya devam ederse –ki maalesef ediyor- bizi bekleyen sonuç budur. Devlet, bu politikayı kabul ediyorsa uygulasın. Ancak kabul etmiyorsa bilime kulak versin, istatistiklere baksın. Bu, vebaldir. Yollar, binalar yapmak değil, oraları kullanacak insanlar yetiştirmek, onları korumak daha önemlidir.”
Aileyi son sığınak ve bir kale olarak görmemiz gerekiyor diyen Tarhan, şöyle devam etti: “Toplumdaki sosyal duvarlar yıkıldı, mahalle kontrolü kırıldı. Şu anda toplumda kültür aktarımını anne-baba değil, medya yapıyor. Çocuğumuzu biz büyütmüyoruz, popüler kültür büyütüyor, popüler kültür de sekülerizm kültürü yani dünyevilik. Vicdani sorumluluğu zayıflayan ve bencilleşen insan, aileyi ayak bağı olarak görür. Çok dünyevileştiği için dünyayı gerçek hayat olarak görüyor. Hâlbuki gerçek hayat ahiret hayatıdır, bunu görmüyor. İnsanlık tarihinde dünyeviliğin bu derece küreselleştiği bir zaman dilimi olmamıştır. Aile, şu anda ciddi tehdit altında. Aile ve ahlak konusunda şu anda küresel bir sel geliyor. Bu sele karşı ailemizi ve nesillerimizi ne kadar koruyabilirsek o kadar iyi. Ankara’nın bunun farkına varmaması da insanın içine oturuyor, onu da söyleyeyim.”
YORUMLAR